31 Temmuz 2008 Perşembe

GAPTAŞIN ALTI BAYIR -Öykü

GAPTAŞIN ALTI BAYIR
Gözlerini inatla açtı karanlığa karşı. Karanlıkta görmeyi diliyordu.Karanlık engel olamazdı umutlarına.Karanlık neydi ki ? İnatla baktı karanlığa.Evet Karanlık karanlıktı.Karanlık çok karanlıktı.Ama göz görmesini bilirdi yürek isterse.Karanlık bir anlıktı. Yaşına yetmedik oğlu düştü karanlığa önce.Emekleyerek geldi karanlıklar içinden.Oğul dedi ah oğul,ah yaşına yetmedik oğul.Sana baharı göstereceğim.Sana gökkuşağını,sana toprağa düşen cemreleri.Oğul sana yağmurlar göstereceğim.Başımıza düşeler.Oğul penceremizin pervazına çiçek saksıları dizeceğiz.Kimine papatya ekeceğiz.Kimine menekşe.Umutlarla uyanacağız oğul,umudumuza çiçeklerimiz olacak gerekçe.Dudakları oğul tadında şekillendi genç adamın.Oğul diye fısıldadı.Oğul. Adını andığımda dudaklarımın çatladığı yarim benim.Ciğerim canım,cennetim benim.Yüreğim benim.Daha evvel neredeydin sen.Hangi cennetteydin,hangi iklimdeydin.Bana yaşamın ne kadar güzel olduğunu,sevginin böylesinin ne denli özel olduğunu öğrettin. Evimdeki çiçeklerin hükümsüz olduğunu ,bendeki sevginin ölümsüz oluşunu,yanaklarını öpmenin ve ellerini tutmanın doyumsuz oluşunu öğrettin bana.Şimdi de karanlıkta görmeyi.Zaten senin için değil miydi karanlığa girişim.Gökyüzünden güneşten aydan yıldızdan mahrum kalışım.Güneş görmedim oğul,sahi nasıl bir şey güneş.Gözlerine benzer mi.Bakarsam ısınır mıyım.Sahi güneş gözlerin kadar güzel mi oğul. Ne vakittir ay düşmedi haneme.Ne vakit kaydığına şahit olmadım yıldızların.Yıldızları sen göresin diye,ayı sen buyur edesin diye buradayım oğul.Sabahı sen göresin,mehtabı sen bilesin,şiirler yazasın diye buradayım oğul.Aşık olasın,sevdiğin kızı alasın,vermezlerse alıp kaçasın diye buradayım oğul.Demli bir çaydan mahrum kalma,şekerin tadını unutma.Ekmeğin azizliğini,ekmeğin güzelliğini bilesin diye buradayım.Çantanda kalem olayım,okuduğun kitapta bir nokta olayım diye burada.Babayım diye burada.Şimdi sen git oğul.Şimdi sen git.Şair yüreğimi yormadan git.Gün yüzüne çıkarsam seni öpeceğim ilk.
Şiirleri vardı.Şiirleri.Şiirlerini çağırdı.Bir bir süzüldü mısralar toprağın katmanlarından dibe doğru.Her bir kelime bir ışıktı farklı bir renkte.Bir ışıkla bin bir renge büründü bulunduğu ortam.Şiirleri vardı.Şiirleri.Kimseler yokken yüreğini döktüğü,yazdığı her bir satırın yüreğindeki derdi söktüğü şiirleri.Şiir tadında hareketlendi dudakları. Yorgun bir trende yol alışım kimedir.Gidişim sevdaya,yolum sevdiğimedir Haydar paşada, elinde yüreği beni beklemededir Adın İstanbul Olsun mu senin Toprağın suya sarıldığı gibi sarıl sevdiğim.Sen yiğidim aslanım ,Sen gönül verdiğim Adımı unutmuşken adını nerden bileyim Adın İstanbul Olsun mu senin Bilirsin sevgiyle çoğalıp özlemle azaldığımızı.Yüreğimden yüreğine söz aldığımızı Martılara fısıldamadık mı sevdadan haz aldığımızı Adın İstanbul Olsun mu senin Onun kadar yaşanılası onun kadar kalınası.Ondan olunası,onun olunası. Bir nefes çekip içime öyle solunası Adın İstanbul Olsun mu senin Eyüp sokaklarına sakladım sitemli sözlerini.Bir yolcu peronda bıraktım yaşlı gözlerini Kapalı çarsıda bulur muyum ayak izlerini Adın İstanbul olsun mu senin Kız kulesini alıp ta karşımıza içilen çayyyy. Yüreğim yanıyor yiğidim.Yüreğim ayyyyy Kolaydı sanki .Say diyorsun günleri say. Adın İstanbul Olsun mu senin.
Evet İstanbul vardı.Galata köprüsünde balık tutulacaktı daha.Ekmekle balık harmanlanacak,İstanbul kucaklanacaktı.İstanbul yaşanılacaktı.İstanbul’da İstanbul olunacaktı.İstanbul solunacaktı.Yokuş yukarı yollarında nefes nefese kalınacak,işportadan oğula bir iki parça giyecek alınacaktı.Karanlıkta İstanbul’u görüyordu.Karşıdaki kız kulesi değil miydi. Martıların sesleri.Kanat sesleri.Ada vapurlarının dansı.Ah şair yüreğim.Toprağın altında kalsa da İstanbul’u yaşamak olsa gerek şansı.İstanbul bir anda kayboldu nedense.Sis mi çökmüştü ne başına.Evet İstanbul kaybolmuştu.Başını hafifçe kımıldatmıştı .Martılara bakmak için.Göz kapaklarının üzerine toprak dolmuştu.Karanlık yine karanlıktı.Ne vakittir gidemediği İstanbul.Özlemişti hani.Kolay değildi İstanbul bırakıvermek kendini.İstanbul’a giden otobüslere selamdan başka vereceği bir şeyi yoktu.Gülümsedi genç adam.İstanbul tadında şekil aldı dudakları.İstanbul gibi kal İstanbul.İstanbul olduğun için kal.
Yukarıdan ağıt sesleri geliyordu.Yiğidim diyordu sadece yiğidim.Siren sesleri vardı.Yukarıdan hüzün süzülüyordu katman katman aşağıya.Hüzün toprağın altında daha bir hüzün oluyordu.Yiğidim diye o hitap ederdi bir tek.Ya buradan çıkamazsam hayal mi olacaktı kendisinden istediği o sol yanı çiçekli etek.Kaç kez istemişti.Kaç kez elinden tutup götürmüştü kendisini vitrinin başına.Başka bir istediğim yok derdi.Ama bu etekte gönlüm çoook derdi.Kıt kanaat geçindiğimizi kendiside bilirdi.Hayallerine direnemeyen sevdam,elinden elimden ne gelirdi.Akşam pişirdiği çorbanın kokusu geldi burnuna.Buğusu düştü karanlıklar üstüne.Onun elinde çorbanın tadı gerçekten bir başka oluyordu.Ellerinde bazen bir tılsım bir büyü olduğuna inanırdı çoğu vakit.Bir bardak su,bir tas unla sofralar donatmak ne demekti.Çorba sevgiydi,çorba aşktı.Çorba emekti Yukarı köyden gelin getirmişti seneler evvel.Yoklukla sırtlanmışlardı yaşamı.Yokluk ve yokluk içinde sevdayla tutunmak olmuştu tek varlıkları.Ne vakit sonra toprağın derinliklerinden gelmişti ekmek.Emek toprağın katmanlarına vurdukça ekmek olacaktı.Saçları kömür kokacaktı sevdiğinin.Kömür gibi bakacaktı.Kıyıları yosun kokan o kentin dehlizlerine sakladılar umutlarını.Yaşanmamışlarını.Beklentilerini..Yukarıdan yiğidim diye sesleniyordu Neriman.Yiğidim.Böylemi gelecektin.Böyle mi.Kalkmak istedi boylu boyunca yattığı yerden.Bedeninin büyük bir bölümünü kaplayan toprak yığını ve göğsünün üzerinden teğet geçen koca bir kalas müsaade etmedi kalkmasına.Ben buradayım diyecek oldu.Toprağın tadını hissetti ağzında.
Uyudu.Düşlerinde onu hiç yalnız bırakmayan annesi geldi..Tandır ekmeği getirmişti.Yine mi ellerini yaktın anne.Ekmekle beraber ellerini de pişiren annem.Sen ölmemiş miydin.anne. Anne.. Saat kaçtı.Günlerden ne.Yağmur mu var.Sis mi.Karadeniz nasıl bugün hırçın mı? .Sokağımda Azime Teyze,şerife ablam çayları hazır mı? Ödenmemiş bakkal borcum.Balkonumda çiçeklerim..Yanımdan gitmeyin sevdiklerim.Gün ışığı gelecek birazdan.Ben beklerim
Adı kömürdü.Kömür yaşamdı.Ekmekti.Kömür bir ömürdü.Kömür bileklerimdi.Kömür ayaklarımdı.Kömür gördüğümdü.Damar damardı Düğüm düğümdü.Grizu.İşte kördüğümdü. Bu yanık kokusu ne böyle.Hangi yüreğin kokusu.Hangi hanenin.Hangi küçük kızın. Dudakları yine oğul tadında döndü..Ahh oğul ahh.Daha barış düşecekti başımıza .Daha barış geçecekti dünyadan.Evimizin önünü sarıya boyayacaktık.Oğul barış gelecek te barışa doyacaktık.Ah oğul yedi tepeli bir kente kaçacaktık paramız artarsa.Yalan mı Zonguldak’ı İstanbul ile aldatacaktık.En fazla iki gün kalacaktık. Mehmedin sesini duyamıyorum.Üç günlük nişanlı..Çeyizine kömür bulaştı.Evinin beyaz duvarlarına kömür..Çıkınca pazara uğrayacaktık.Mahallelim.çocukluk arkadaşım.Kömürdaşım.
Ablama küs gitmek istemiyorum.Bilirim çok ağlar.Bilirim sızlar yüreği.Sahi biz neyi paylaşamadık onunla.Dünya malı için yolumuzu ayırmıştık.Yüreklerimizde bir hançer yarası idi söylenilen sözler..Kapımı çalmıyordu.Kapısına varmıyordum.Bu bendeki ben miydim.Ben de bilmiyordum.Ah ablam.Ellerini uzatıver .Ellerini.Keşke toprağa gömebilseydim insanların yüreklerinde demirli kinlerini. Maden ocağım.Ana kucağım.Sıcaktı.Emek tadındaydı.Ekmek tadındaydı.Baharı yaşardık dehlizlerde.Çiçekleri tünellerde bulmuştuk.Gökyüzümüzdü.Kubbemizdi.Sığınağımızdı.Şubat ayazında temmuzu yaşadığımız,temmuzda üşüdüğümüzdü.Alın terimizi düşürdüğümüzdü.Hürriyetimizdi bu ocak.Oğluma cumhuriyet bayramında bayrak alabilmek,bir ekmeği evime götürebilmekti maden ocağı.Bacamdan tüten duman,mutfağımda demlenen çay..Çayımda şeker.Maden ocağı yaprak dökümü.Güzü beklemez..Teker teker..
Baretsiz girilmez.Hayır yüreksiz girilmezdi ona göre.Yürekli olacaktı insan.Yüreğinde sevdalar olacaktı.Hayat ne vakit olanca acımasızlığı ile taarruza geçerse sevdalara tutunulacaktı.Sevdalı insan savaşır,sevdalı uğraşırdı.Sevdası için çalışırdı.Öylesine bekledi.Gözlerine düşen toprağa aldırmadan.Kapamadan gözlerini.Bekledi.Bekledi bekledi.Türküler mırıldandı hatta.Gaptaşın altı bayır.Yanıyom cayır cayır.. Göçük altında kalan maden isçisi yaralı olarak kurtuldu diye yazıyordu gazeteler.İki gündür toprak altındaydı.Sedyeye konulurken çamurlaşan diliyle mırıldanıyordu.Gaptaşın altı bayır.Gaptaşın altı bayır.Yanıyom cayır cayır
(ÖYKÜ YARIŞMASI SONUCU - Alaçam Köyü Kültür Etkinlikleri kapsamında düzenlen 1. Amatör Öykü Yarışması sonuçlanmış, buna göre; birinciliği Gaptaşın Altı Bayır, )

Hiç yorum yok: