31 Temmuz 2008 Perşembe

ANNEM ÖLMEDİ / ÖYKÜ


ANNEM ÖLMEDİ / ÖYKÜ
İnanmıyorum hala. İnanmadım. İnanmayacağım. Sanki sokağa girdiğim an perşembe pazarından aldığımız tül perdenin ardından bakacak gibi o. Sanki köhnemiş tahta kapımızın sürgüsünü açıp karşıma çıkacakmış gibi o. Aman da guzularım gelmiş diyecekmiş gibi. Sarılıp öpecekmiş gibi… Söyleyin bu bir düş olmalı. Bu bir karabasan. Annem ölmedi değil mi?O telefon hiç çalmadı. Ben kaldırmadım ahizesini. Çabuk köye gel, annen çok hasta demedi yengem. Ambulansın sirenleri hiç çalmadı. O ambulans bizim eve varmadı değil mi? Bu yangın yeri bizim evimiz değil, bu haykırışlar yan mahalleden yükseliyor değil mi? Uyanamadım sanki uykulardan. Açamıyorum gözlerimi. Duyuyor musunuz dostlar, duyuyor musunuz sözlerimi. Annem ölmedi değil mi?Birazdan ona gideceğim. Köy arabasını bekliyorum. İlaçlarını aldım. Tansiyon ilacını. Dizlerine musallat olan romatizma ilaçlarını… Annem. Ben öpeceğim ellerini. Ben koklayacağım saçlarını. Aldın mı torununun oyuncaklarını… Kamyon istiyordu en büyüğünden torunun. Turuncu olacakmış rengi. Aylığı alınca almaya söz vermişti. Kapısını çalıyorum. Neden kilitli böyle? Neden perdeler çekili? Koyu perdeler. Yokluğunu simgeler… Söyleyin dostlar annem ve annemin elleri nerdeler… Bana komşular başın sağ olsun dediler. Annem ölmedi değil mi? Tandır ekmeğinin kokusu olurdu bu hanede bu avluda. Ne vakit yanmıyor bu tandır. Haydi, alevlen, haydi ateşlen ey tandır da, beni utandır. Annemin elleri olurdu tandır üstünde. Ekmekle pişirdiği elleri. Hamura şekil, hamura tat veren elleri. Külü boşaltılmış tandır alevi neylesin, ellerinin sinmediği ekmeği oğlun neylesin. Demeyin bana dostlar, demeyin, Allah rahmet eylesin. Ölene söylenir o. Gidene söylenir. Annem gelecek, annem gelecek, bak gelince gücenir. Bu bir düş, bu bir kara düş… Uyandırın beni. Kaldırın yatağımdan. Alıverin bu tandır içinden beni. Annem ölmedi değil mi?Bir sapı kırık gözlüğü neden ortada. Neden yarım kalmış bu yün çorap. Nereye koydunuz kadife şalvarını. Nerede annemin kokulu tülbentleri. Yarım kalmazdı çilek dallarını kondurduğu çoraplar. Bu ev neden soğuk. Neden sesim yankılanıyor duvarlarda. Saatler neden durmuş böyle. Şubatı vuruyor. Şubatın ayazını. Şubatın yedisini. Sıdıka teyzeye gitmiştir belki, giderken gördünüz mü kendisini? Kara lastiğinin tekini buldum merdivenin altında. Lastiğinin altına boya sürerdi kalabalık hanelerde kolay bulayım diye. Saklandın değil mi anne, yana yakıla seni arayım diye. Neden dostlar neden açamıyorum gözlerimi niye. Annem ölmedi değil mi? Ne çektiyse bir gurbetten çekti. Bir de dizlerinden. Romatizmalı dizlerine doktor bakacaktı. Onu muştulamaya gelmiştim. “Artık evimin merdivenlerinde soluksuz kalmayacaksın ana. Artık dar gelmeyecek kasabanın yolları sana” demeye gelmiştim.Sanki yıllanmış evimizin yorgun balkonunda mercimek ayıklarken bulacaktım seni. Babamın gözlüğü idi gözüne taktığı. İyi geliyor derdi. Doktora gidip dört kuruş para verip gözlük almamaktı derdi. Her zaman oturduğun o kırk yamalı minderin yok ana. Benim bu yalnızlığa benim bu şakaya, benim bu yalana karnım tok ana. Yalan olmalı yalan! Annem ölmedi değil mi? Şiirler yazmıştım Alıp karşıma okuyacaktım. Ben okuyacaktım, o bana canım ciğerim diyecekti. Ben okuyacak o benim saçlarıma elin sürecekti. Şiirler düşecekti hanemize gökten. Islanacaktık. Ben bu şiirleri kime okuyayım. Ben bu şiiri kime haykırayım. Hele bir öldü deyin, yüreğimdeki şairin kalemini kırayım.Bu toprağın altındaki annem olamaz. Değil Yüreğime, dünyama sığdıramadığım annem bu toprağın altına sığamaz. Uyanmak istiyorum. Uyanmak. Tandır ekmeğinin kokusuna, annemin Anadolu, ana dolu dokusuna. Uyanmak istiyorum “Fatma Kadın”lı sabahlara. “Guzum”lu sabahlara. Birileri su serpsin yüzüme. Birileri sarssın beni. Birileri yaksın parmağımın ucunu.Annem Ölmedi Değil mi?
İBRAHİM ŞAŞMA (Yarışma birincisi)

Hiç yorum yok: